Karadeniz’in tipik güney tatil kenti: İğneada
İğneada plajının ilginç bir özelliği var. Yıllar önce MTA orada bir araştırma yapmış ve sahilde kumların arasında altın zerrecikleri olduğunu tespit etmiş, ancak maliyeti çok fazla olduğu için çıkartmıyor ve öylece bırakıyor. Yani anlayacağınız altınlar üzerinde yürüyebilir ve hatta güneşlenebilirsiniz Kumsalında yürüyüş yapmak ve sezonda denize girmek, ayrı bir keyif. Denizin yosun kokusu ile ormanın çam kokusunu teneffüs ederek yürüyüyenler, hem stres atıyor hem de kumsalda dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını da topluyorlar. Kış aylarında ise hafta sonu, kentten kaçanlara huzurlu bir sığınak olarak kapılarını açan İğneada’dan bahsediyoruz…
İki günlük ya da dilerseniz sabah erkenden gidip akşam dönebileceğiniz bir kaçamak gezi için en uygun seçeneklerden biridir İğneada. Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nin çevirdiği yarımada şeklindeki Trakya’nın ne yazık ki denize kıyıları yeterince tanınmıyor. Hele hele Kırklareli’nin Karadeniz’e olan güzelim kıyıları…Oysa bu kıyılar, masmavi gökyüzü ve ormanlarıyla gizemli bir turizm cenneti. Gizli koylarıyla ve maviye çalan gökyüzüyle güney sahillerini; alabildiğince uzanan ve kumsalın bittiği yerde başlayan ormanlarıyla da Karadeniz’i kıskandıran Trakya kıyıları hâlâ keşfedilmeyen ender yerlerden biri.
Özgürlüğün tadı Yıldız Dağları’nda çıkar
Aslında tipik bir güney tatil kenti. Denizi, dağları, gökyüzü ile küçük bir cenneti andırıyor. 2 bin 500 kişilik yerleşik nüfusu, yazın biraz çoğalsa da sessiz ve sakin kalmayı başarabilen ender kentlerden biri. Karadeniz’den esen serin rüzgarlar yazın en sıcak gününde bile ortalığı serinletiyor. Uzun kumsalı ve masmavi denizi ile ilçenin çevresinde yaşayan günlük tatilcilerin uğrak yeri olan İğneada halkı, balıkçılıkla geçiniyor ama yegane ekmek teknesi değil artık. Yavaş yavaş gelişmeye başlayan yaz turizmi oalternatif ekmek kapısı olmuş. Birçok insan yaz aylarında evini pansiyon olarak turizmin hizmetine sunuyor. İğneada’da yüzmek kadar eğlenceli bir iş daha var; Dağlarında gezinmek. Özgürlüğün tadına varmak için bulunmaz bir mekan Yıldız Dağları. Yine denizin hemen yanı başında, ormanın içlerine doğru uzanan Mert Gölü’nde balık tutmak ve bu taptaze balıkları yemek de İğneada’ya özgü bir ayrıcalık.
Limanında bol ve taze balık bulabileceğiniz gibi eşsiz doğasının koynunda sadece meyve-sebze yiyerek bile damak zevkinizi tatmin edebilirsiniz; çünkü orada hayatın size ender olarak sunduğu zamanları ve anlayışı bulursunuz. Kendinizi dinleyebileceğiniz ve çok ama çok sakin ve huzurlu bir tatil geçirebileceğiniz bir yer arıyorsanız orası kesinlikle İğneada’dır. Doğası ve kumsallarıyla yalnız ve sessiz bir kasaba olan İğneada, Kırklareli’nin ormanlarıyla meşhur Demirköy ilçesinin Yıldız Dağları’nın arasından Karadeniz’e uzanan kolu. Bağlı olduğu Demirköy ilçesine 26 km, Kırklareli il merkezine 100 km uzaklıkta.
7 gölüyle küçük bir cennet
Orman ve denizin olması nedeniyle yazları bile geceleri serin bir hava hakim İğneada’da. Sadece denizi ve sahili için değilde ormanı, yeşilliği ve temiz havası içinde ziyaret edilmesi gereken bir yer…
Sınırları içinde yer alan gölleri, bol oksijenli havası, lezzetli balıkları ve kolay ulaşımı ile doğanın içinde huzurlu bir tatil yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Bulgaristan sınırına 12 km. uzaklıktaki Kırklareli’ne bağlı İğneada, villalara ve kooperatiflere ev sahipliği yapmasına rağmen doğasını da koruyabilen ender bölgelerden. Erikli, Mert, Hamam, Pedina, Saka, Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan ve korumaya alınan yedi gölü bulunuyor.
Denizin yosun kokusu ile ormanın çam kokusunu teneffüs ederek yürüyüyenler, hem stres atıyor hem de kumsalda dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını da topluyorlar. Haziran-Eylül ayları arasında yoğunlaşan İğneada, kış aylarında da hafta sonu, kentten kaçanlara huzurlu bir sığınak olarak kapılarını açıyor.
Dünyada sadece 3 yerde Longos var, biri İğneada
Dünya üzerinde sadece 3 yerde olan Longos (subasar) ormanlarından biri de İğneada… Longos (subasar) ormanı, Kırklareli sınırları içinde, Karadeniz kıyısında yer alıyor. Yaban hayatın hala sürdüğü orman, Dünya Bankası fonlarıyla 8 yıldır yürütülen GEF2 adlı bir projeyle korunuyor. 2007′de milli park ilan edilen orman, içinde barındırdığı bitki türleri ve hayvan çeşitliliği ile ender görülen doğal bölgelerden biri.
Demirköy ilçesine bağlı İğneada’daki longozlar, Mert Gölü, Saka Gölü ve Erikli Göl Longozu olarak anılıyor. 10′dan fazla çayın birleşerek oluşturduğu üç dere, kumsalda oluşan doğal bentler sayesinde birikiyor ve burada doğal göller meydana getiriyor. Bu göllerde biriken su, geri doğru taşıyor ve pek ender bulunan subasar ormanı oluşmasını sağlıyor. Subasar ormanı, içinde çok zengin bir canlı yaşamı barındırıyor, su kuşlarına ev sahipliği yaptığı gibi, endemik birçok bitki türünün de var olmasını sağlıyor. Longoz’daki su miktadı baharda had safhaya ulaşınca, bu kez doğal bentler yıkılıyor, zengin besinlerle yüklü alüvyon denize taşınıyor. Bu besinler, deniz yaşamının da İğneada’da çok zengin olmasını sağlıyor. Bu sayede kalkan, lüfer, istavrit ve daha bir çok balık, İğneada’yı mesken tutan balıkçılar tarafından yakalanıp sofralarımıza ulaşıyor.
Longozları bekleyen tehlike
İstanbul’a 250 kilometre uzaklıktaki İğneada, su kuşları için ülkemizde yaşayan memelilerin yüzde 53′ü için, sadece oraya özgü bitki türleri ve böcekler için, yaşam kaynağı konumunda. İrili ufaklı birçok derenin getirdiği sularla oluşan ve deniz ile longozlar arasında kalan göler, longoz ormanları için adeta bir sigorta görevi üstleniyor ve doğal bir tatlı su perdesi oluşturarak denile hemen hemen aynı seviyede olan ormanlara, alttan ve üstten tuzlu deniz suyunun alana tersine doğru deşarj olmasını önlüyor. Longoz ormanları besleyen tatlı su kaynaklarının ortadan kalkma tehlikesi var.
Eğer bu gerçekleşirse, tuzlu olan deniz suyu longoz toprağına yayılırsa, longozlarda yaşayan 544 bitkinin, 310 tür böceğin, 28 tür balığın, 46 tür memelinin, 194 tür kuşu ve 17 tür sürüngenin yaşam alanlarını kaybetmesi de kaçınılmaz.
Av merkezlerinden biri
İğneada, yaban hayatı çok zengin olan Kırklareli’nin av merkezlerinden biri konumunda. İğneada Panayır İskelesi ve Kıyıköy çevresinde geyik ve karacaya rastlamak mümkün. Hamam ve Pedina göllerinin ziyaretçileri Bulgaristan, Rusya ve Tuna Nehri deltasından gelen ördek, kuğu ve diğer kuş türleri. Yıldız Dağları’nın sık ve gür ormanlarla kaplı olması geyik, karaca, domuz, tavşan, tilki sansar gibi hayvanların yaşamasına uygun bir ortam sağlıyor. Avcılar için de gözde bir mekan oluyor.
Yaz sezonu kısa
10 kilometre uzunluğundaki kumsalları, şirin pansiyonları, balık lokantalarıyla İğneada, huzurlu bir tatil düşü kuranların hayallerini süsleyecek. Kastro ve Kıyıköy ile birlikte Kırkaleri’nin Karadeniz kıyısında deniz tatili yapmak isteyenleri bekleyen İğneada, İstanbul’a görece yakın olduğu için günübirlik gezilerde daha çok tercih ediliyor.
Yedigöller Milli Parkı’nı kıskandıracak güzellikteki Istranca Ormanları içinden geçilerek ulaşılan İğneada’da yaz sezonu kısa geçiyor. Haziran- eylül ayları yaz sezonu yaşayan İğneada’ya çevre ilçe ve kentlerden akın edenler eşsiz kumsalın ve temiz denizin tadını çıkarıyor. Yılın diğer aylarında kumsal oto ve moto kroscuların gözdesi
Adı İnebey’den geliyor
Cumhuriyet döneminden önce Kurtuluş Savaşı esnasında Yunan istilasına uğrayan İğneada, Midye-Enez hattının çizilmesiyle Yunanistan’a kalmışken Edirne’nin de kaybedilmesi sebebiyle yapılan anlaşmalarla bugünkü Trakya sınırı çizilmiş ve İğneada topraklarımızda kalmış. Cumhuriyet döneminde 1971 yılına kadar nahiye olarak yönetilen kasaba, bu tarihten sonra belediye olmuştur.İğneada’nın fethini yöneten komutanın adı İne Bey’dir. Buradaya kendi adını verir ve “İneada” adı zamanla İğneada olur
Karadeniz’in sakin limanı
İğneada tipik Karadeniz sahillerinin aksine yaz aylarında sakin ve dalgasız bir doğal liman. Kuzey rüzgarlarına kapalı. Denizin 150 metresinin sığı oluşu ise bir başka avantaj. Bölgede oluşan göllerden Erikli’nin çevresi doğal SİT alanı. Mert Gölü kıyılarında ise bazı yapılara rastlanıyor. Dibi bataklık olan gölün asıl zenginliği balıktan ziyade sazlıkları. Sazlar kış aylarında kesilip Hollanda’ya ihraç ediliyor.
Alamana adı verilen büyük balıkçı tekneleri ile açık denizden yakalanan kalkan balığının yanı sıra eylülde lüfer, palamut bolluğu yaşanıyor. Orman içinde alabalık yemek ise ayrı bir güzellik. Deniz fenerinin bulunduğu sarp kayalıklar da ziyaretçileri başka bir aleme sürüklüyor.
Nerelerde Konaklanır?
İğneada sahilinde oldukça gelişmiş kamp sahası çadır turizmine gönül verenleri ağırlarken, çevrede haftalık veya sezonluk kiralanan evler de bulunuyor. Ayrıca belediyenin ayırdığı 3 çadır bölgesi bulunmaktadır. Bunlardan ikisi İğneada’nın sınırları içerisinde diğeri ise 2 km kadar ileridedir
Adada konaklayabileceğiniz otel, motel, pansiyon ve apartlar;
Muratcan Motel Tel: (0-288) 692 28 84
İğneAda Motel Tel: (0-288) 692 21 42
Özel İdare Dinlenme Tesisi Tel: (0-288) 692 21 35
Şirin PansiyonTel: (0-288) 692 23 08
Işık PansiyonTel: (0-288) 692 24 29
Karaca PansiyonTel: (0-288) 692 21 75
Murat PansiyonTel: (0-288) 692 23 71
Deniz PansiyonTel: (0-288) 692 21 70
Akkuş PansiyonTel: (0-288) 692 23 81
Nur PansiyonTel: (0-288) 692 22 73
Nasıl Ulaşılır?
İğneada 153 km’si otoban olmak üzere İstanbul’a 250 km uzaklıkta yer alıyor. İstanbul yönünden Edirne’ye doğru yol alan özel araçlılar Lüleburgaz ayrımında otobandan çıkarak Pınarhisar-Demirköy üzerinden Istranca ormanlarının doyumsuz manzarası arasında İğneada’ya ulaşıyor. Önceleri dar, inişli çıkışlı keskin virajlarla dolu olan yol, son yıllardaki çalışmalar sonucu genişletilmiş, sonu görülmeyen virajlardan kurtarılmış, araç kullanımının keyifli hale gelmesi sağlanmış.
Filed under: İğneada on Mayıs 7th, 2011
Leave a Reply